20 Ocak 2011 Perşembe

5 Ay Yaşında:)

Tam 5 ay! Bu 5 ayın da her günü birbirinden güzel... İyi ki aramızdasın bebeğim.
Bugün 5. aylık olmamızın şerefine olsa gerek çok neşeliydi meleğim. Hayatımıza güneş gibi doğdun uğur böceğim, nice 5 aylara, yıllara...

18 Ocak 2011 Salı

Okuyorum, Okuyor, Okuyoruz:))

Dün, uzun zamandan sonra ilk kez bebek bakımı, çocuk eğitimi dışında bir kitap okumaya başladım. Ne zamandır kitaplığımda duran ama bir türlü okuyamadığım Franz Kafka'nın Değişim isimli öyküsü.
Eskiden olsa bir solukta okuyabileceğim bir kitap olmasına rağmen, hala bitiremedim.
Sevgilim de elimdeki kitaba göz koydu. Hatta göz koymakla kalmayıp odadan ayrıldığım her anı fırsat kollayıp okuyamaya başladı. Korkarım benden önce bitirecek...
Bakalım ilerleyen günlerde okumaya başlayacağım Mesnevi için de bu cesareti gösterebilecek mi???

17 Ocak 2011 Pazartesi

Bir Çırpıda Anlatsam Neler Olduğunu

Yazacak anlatacak o kadar çok şey var ki aslında! Düşün hastalıklar yakamızdan da hayat seyrinde devam etsin yine...
Nasıldı o söz ya, "Life is what happens when you're busy making other plans. " Yani; ''Hayat siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir.'' John Lennon
Çok ama çok doğru...Neler düşünüp, planlıyorken neler geldi başımıza... Zor günler geçirdik, hiç hesapta olmayan, aklımızın ucundan bile geçmeyen! Elif Alya hastalanacak, üstüne hastanede yatacak. Düşüncesi bile kötü iken, biz bu günleri geçirdik Umarım bir daha yaşanmaz.


29 Aralık 2010 Çarşamba: İstanbul Sabiha Gökçen'den 18:25 Pegasus Defne Uçağı ile Malatya'ya uçtuk. Kızım uçakta çok usluydu. Hiç ağlamadı.Daha önceden seyahatlerde karşılaştığım bebekler ağladığında içimden geçirdiklerimi anımsadım da utandım kendimdem:( Muhtemelen bizi görünce içinden bu tarz düşünceler geçirenler olmuştur. Kızım da onlara inat oldukça sakindi:))
Basınçtan etkilenmesin diye kalkışta ve inişte emzirdim. Uçuş esnasında daha önce bin takla atarak verdiğim emziği emdi... Benim de ağzım bir karış açık kaldı!!!
10.000 m'de kızım altını pisletti ama nasıl bir pisletmek bu!!! Bütün kıyafetleri değişti. Dışarıda alt değiştirmeyi sevmeyen ben baştan aşağıya kızımın üstünü değiştirdim. Bu duruma alışmaya başlasam iyi olacak.


31 Aralık 2010 Cuma   : Babannemizin misafirleri geldi. Kalabalıktık. Yeni yıla kızımı emzirirken girdik. Umarım bütün bir yıl emer kızım. 2012'ye de mi böyle girsek ne yapsak...


2 Ocak 2020 Pazar      : Babamız bizi Malatya'da bırakıp Çorlu'ya evimize döndü.




Diğer günler kızımızı görmeye gelenlerle ev dolup taştı desem abartmış olmam:))


8 Ocak 2010 Cumartesi: Elif Alya hem gündüz hem de gece tıkandı. Boğulacak gibi oldu.


9 Ocak 2010 Pazar       : Sabah 09:45'de Malatya'dan THY Muğla Uçağı ile İstanbul'a dönüş. Babannemiz yolda bize eşlik etti. Kızım uçakta bir güzel uyudu.


Babamız bizi havaalanına karşılamaya gelmişti. O kadar özlemiş ki kızını, bir an önce ona doyasıya sarılmak istedi:))
Otobüsle Çorlu'ya dönerken kızım çok ama çok rahatsız oldu. Üstüne altını da kirletince, huzursuzluğu iyice arttı. Sevmiyorum olmadık yerlerde bezini değiştirmeyi. Acaba sevmediğim için mi hep başıma geliyor???


Evim evim güzel evim. Neresi olursa olsun insanın evi gibi yok....


O gece tıkanması devam edince acile gittik. Çorlu'da yeni açılan bir hastaneye. Acildeki doktor, balgam olduğunu ve balgam sökücü şurup kullanmamızı söyledi. Yarın da çocuk doktoruna getirin dedi. O gece şurubu aldık ama içirebilene aşk olsun. Ne zormuş sadece emen bir çocuğa şurup içirmek! Tam bir kabustu!!!


10 Ocak 2011 Pazartesi : Ertesi gün öksürük, balgam artınca soluğu doktorda aldık. Kuzum bronşit olmuş. Çok şükür ki sadece boğazında, ciğerlere inmediği için sadece şurup kullanmamızı önerdi.


11 Ocak 2011 Salı        : Aman Allah'ım gece boyunca 50 dk da bi uyandı. kesintisiz bir saat bile uyuyamadı kuzum. İyileşmek şöyle dursun hırıltısı ve öksürüğü artmaya başladı. Sessizleşti, neşesi yok oldu:(
Doktor amcamız, balgamın ciğerlere indiğini ve hastanede tedavi edilmesi gerektiğini söylediğinde başımdan vurulmuşa döndüm! Karar bize aitti. Ama başka bir alternatifimiz de yoktu.  


Hastaneye yatış işlemleri yapıldı. Kızıma hemen serum takıldı. Maske ile ventolin ve pulmicort verildi.


12 Ocak 2010 Çarşamba: Çok şükür hastaneden çıkıyoruz! Evde de maske ile ventolin ve pulmicort vermek şartı ile tabii. 2 gün sonra kontrol için tekrar gelmek üzere 16:00'da hastaneden ayrılıyoruz.


13 Ocak 2010 Perşembe : Sabahtan keyfi olmasa da öğleden sonra eski neşesi yerine geldi. Öksürüğü de hafifledi. Sanırım iyileşiyor!!!
Babannemiz ve ben hasta olmak için sanki birbirimizle yarışa girmişiz gibi bir ben hapşuruyorum bir o öksürüyor.


14 Ocak 2010 Cuma     : Evet iyileştiğini doktor amcamız da teyit edince bize de sevinmek düştü. Ama çok dikkate etmeliymişiz. Hele ki ailelerde kronik astım hastası (babannemiz ve abimin oğlu) yakalanma olasılığımızın daha yüksek olduğunu öğrendik. Kalabalık ortamlardan ve hasta kişilerden uzak duruyoruz!!!
Ben de KBB'ye randevu aldım. Boğaz enfeksiyonu. Bir kaç ilaç verdi. 5 gün kullanıcam. umarım daha kısa sürede atlatırım.


Hafta sonu da babannemizin astım krizleri oldu. Çok şükür ki şimdi iyi. Çorlu'nun kirli havası, grip, e bir de üzüntü annemi oldukça yıprattı.


Kızım çok ama çok erken tanıştı hastalıkla, serumla, maske ile. Umarım uzun bir süre uzak durur bizden tüm virüsler, hastalıklar!!!


Eee ne de olsa her şeyin başı sağlık...

8 Ocak 2011 Cumartesi

büyük kavuşma...ayrılığa dair küçük bir atuf!

Ayrılıkların da sonu var nihayetinde.Ayrılıkların belki de en güzel yanı bu; kavuşma...
Saatler kala kavuşmanın anlamı katlanarak artar.Kurumaya yüz tutan toprağın bulutları görünce duyduğu heyecandır bu anlam.
Neşeye dönüşecek bir an, ayrılığın bedeli olarak yansır gülen yüzlere...
Kanatlanarak gelin meleklerim artık..

Babanız...

5 Ocak 2011 Çarşamba

Sesin ,evimin şimdiki sessizliğinin yankısı oldu.
İçimdeki kıpırtı büyüdü,
Boğazımda düğümlendi.
Hasret bir derken, iki kanat oldu,
Çırptı özlem dolu gecelere.


Hayat dediğin anlam kazandı mı sizinle,
Anlamsızlığı yokluğunuzda belli oluyor.
Renk kattınız mı bir kere kaderimize,
mesafeler uzadıkça soluyor...


Elif Alya'm ve Zerrin'im,
Benim tatlı rüyalarım...
Prensesim ve kraliçem...
Sizi çok seviyorum...


Babanız

Emzirme Reformu Sobesi

Blogcu Anne ve Çalışan Gebe'nin başlattığı Emzirme Reformu'nu duymayan umarım kalmamıştır. Emzirme Reformu Sobesi adı altında, emzirme gönüllüsü anneler bir kaç soru hazırlamışlar. Bu sorular, hem bir veri tabanı oluşturmak hem de farkındalık yaratmak için oluşturulmuştur. Sorulara blog sahibi olanlar bloglarında yer vererek, blog sahibi olmayanlarda Emzirme Reformunun facebooktaki sayfasındaki tartışmalar bölümünde cevaplayabilirler. Destekleyen tüm arkadaşlar desteğimiz sözde kalmasın. Reformu başlatan annelerimizin emeği güzel bir gelecek düşleyen herkesin katkısına, desteğine açık. 

(1) Türkiye'de ilk altı ay sadece anne sütü alan bebeklerin oranı sizce yüzde kaç? (*)

Çok rahat % 30'un üzerinde diyebilirdim.  Sonuç kanımı dondurdu!




(2) Siz bebeğinizi ne kadar süre anne sütü ile beslediniz?


Bebeğim şu an 4.5 aylık. Bu süre içinde toplamda 30cc bile etmeyecek kadar mama verdim. Onun haricinde sadece anne sütü ile beslendi. Dileğim çok uzun bir süre emzirebilmek.


(3) Kaç ay doğum izni kullandınız?


Hamile olduğumu öğrendiğimde çalışmıyordum. Hala da çalışmıyorum.



(4) Yasal süt izninizi kullanabildiniz mi?


Çalışmıyorum.
 (5) Emzirdiğiniz ya da süt iznini kullandığınız için iş yerinde mobbing (tepki, işi bırakmanız için baskı) ile karşılaştınız mı?


Çalışmıyorum.




(6) Bebeğinizi toplum içinde, dışarıda emzirmeniz gerektiğinde sıkıntı yaşadınız mı?


Genel olarak olumsuz bir tepki ile karşılaşmadım. Dışarıda emzime önlüğü kullanıyorum.  Hangi çılgın bebeğimi emzirirken bana bi tepki verebilir ki! Karşıma bugüne kadar çıkmadı, mümkünse de çıkmasın!



(7) Emzirme konusunda desteğe ihtiyacınız oldu mu? Gerek emzirme danışmanlığı, gerekse psikolojik olarak yeterince destek bulabildiniz mi?


Doğumumu yaptığım hastanede emzirme ile ilgili hiç bir şekilde ne bir bilgi ne de bir eğitim aldım. Halbuki seçmiş olduğumuz hastane hem normal doğumu destekliyor hem de "Bebek Dostu" bir hastaneydi!
Bu konuda çevremdekilerden daha fazla bilgi aldım. Doğumdan önce ve sonrasında da; emzirme teknikleri, tutuş şekilleri hakkında internet sayesinde oldukça bilgi edindim.
Süt mafyası her zaman ki gibi iş başındaydı. Kulaklarımı tıkayabilmeyi çok isterdim. İlk üç gün duygusal anlamda oldukça yıprandım.




(8) Emzirdiğiniz süre boyunca etraftan "sütün yetmiyor, mama ver, bu çocuk meme emmek için çok büyük” şeklinde baskı gördünüz mü?


İlk günler, büyüleyici bir güzellikte olsa da, benim için çok ama çok zor bir dönemdi. Evin içinde "sütün yetmiyor", "yoooook, daha inmemiş süt," "aç bu çocuk ondan ağlıyor, mama verelim" diyerek üzerimde fazlası ile baskı kurulmuştu. Duygusallığın had safhada olduğu bu dönemde maalesef kulaklarımı tıkayamadım. Kızımın daha fazla ağlamasına dayanamayarak süt mafyasının evin içinde terör estirmesine, boyun eğmek zorunda kalmıştım. Neyse ki bu çok uzun sürmedi. Bundan sonra ne kadar ve nasıl emzireceğime işte kimse karışamaz.


(9) Emzirme Reformu’nu biliyor musunuz? Sizce Emzirme Reformu neden gerekli?


Tabii ki biliyorum.
Sağlıklı, kendine güvenen nesiller yetiştirebilmek için gerekli. Bir bebeğin alabileceği en iyi besin anne sütü.  Bebeğimizi bazı hastalıklardan ve enfeksiyonlardan korumaya yardımcı. Sadece beslenme açısından değil elbette anne ve bebek arasındaki duygusal bağın güçlenmesi ve bebeğin ruhsal gelişimi için oldukça faydalı. Böyle mucizevi bir besini de bebekler biberonu emerek değil, annesinin memesini emerek almalıdır.  
"ilk 6 ay “tek başına” anne sütü verilmesi, 6. aydan sonra da uygun ve yeterli miktardaki ek besinlerle beraber emzirmenin sürdürülmesini" tavsiye eden Sağlık Bakanlığı bu durumda çalışan anneleri de yasal anlamda korumalı. Emzirmek isteyen annenin her türlü kurum ve kişi tarafından desteklenmesi ve gerekli alt yapının sağlanması gerekmektedir. Emzirme Reformu anne olan, olmayan, emziren, emzirmeyen, emziremeyen herkesin meselesi olmalıdır.




(10) Emzirme Reformu'nu web sitesinde desteklediniz mi? Destek olmak için http://emzirmereformu.com/ adresindeki formu doldurmanız yeterli.

Evet destekledim.





(*) Türkiye’de ilk altı ay sadece anne sütü alan bebeklerin oranı yüzde 1,3. (Kaynak UNICEF Türkiye). Annelerin yüzde 98'i doğumdan sonra emzirmeye başlıyor, fakat ilk iki aydan sonra genel emzirme sorunları veya işe başladıklarında yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle emzirmeyi ve anne sütüyle beslemeyi sonlandırabiliyorlar.

2 Ocak 2011 Pazar

Yeni Yılınız Kutlu Olsun...

Yeni yılın kutlu olsun bebeğim. Kutlu derken ona en benzer olan kelimeden başlayalım, mutlu ol. Bize verdiğin mutluluğun 2011 katını sen alırsın inşallah. O güzel gülücüklerin eksik olmasın, her geçen gün artsın.
Sağlıklı ol, aldığın her nefes sana esenlik versin. İçtiğin, yediğin yarasın, canına can katsın.
Huzurlu ol, iç sesinden gelen, senin güzelliğinle bürünmüş karakterin, bizlere senin huzurunu yansıtsın.
Ve sevgili annemiz... Sen herşeyin en güzelini hakediyorsun; minik Elif Alya'mız gibi.
Yeni yılda yeni heyecanların ve güzelliklerin senin olması dileğiyle...

Babanız