21 Aralık 2010 Salı

Anneliğimin İlk Günleri

Hamileliğimin son günleri 39+5. günümüzde Emziren Anneler grubunda Aylin Anne elinde bulunan bir yoğurt makinasını göndereceğini ilgilenenlerin de e-mail gönderebileceğini yazmıştı. Ben de taliplisi oldum:) Tarih 18 Ağustos. Elif Alya'nın dünyaya gözlerini açmasına sadece 2 gün var. Bu e-maille Aylin Anne hayatımızda çok özel bir insan olacakmış da benim haberim yokmuş. Yoğurt makinasını kazanan tahlili biz olduk:)) Elif Alya 3 günlüktü. Taze anne ben, o günlerde bir yandan sezeryan sonrası sancılarla baş etmeye çalışrken bir yandan da bebeğimi o acıyan göbeğimden dolayı istediğim gibi kucaklayamıyordum. Meleğim de emmek için hayli bir zorlanıyordu. Çok ağlıyordu kızım. Ablam, kızımın aç olduğunu ima etmeye başlamıştı. Mama vermemek için diretiyordum. Yavrumun ağlamaları dur durak bilmeden devam etti.Mama vermek istemiyordum. Hem de hiç. Ama korkuyordum da bebeğimin aç kalmasından. Tamam ağlamasın diye mama verelim, mamayı içtikten sonra ağlaması kesilirse de açlıktan ağladığını kabul edelim de ya mamaya alışırsa ya emmek istemzse. Ya gerçekten de sütüm yoksa ve hep mama vermek zorunda kalırsam. (Anne sütünün az ya da olmaması gibi durumlarda formül ya da ev yapımı mamalar tabii kullanılır ama emzirmemeyi tercih etmek, işte buna anlam veremiyorum. Tabii tercih meselesi.) Bi kere olumsuz düşününce ardı arkası kesilmiyor. Peş peşe hepsi üstüme geliyorlardı. Sonunda pompa ile sağmaya cesaret ettim. Aman Allah'ım! Sütüm çok az, o kadar az ki 5 çay kaşığı anca çıkmıştı sütüm. Çaresizce ağlamaya başladım. Ağlayarak eşimden mama almasını istedim. İşte ben bu çıkmazlarda iken Aylin Anne aradı. Telefonda bir çırpıda kızımın çok ağladığını, sütümün çok az olduğunu ve sezeryan nedeni ile kızımı kucağıma bile alamadığımı anlattım. Aylin Anne kızımla beraber yatmamı, böylelikle bebek anne kokusunu alacak anne de bebeğinin kokusunu aldıkça daha fazla süt salgılanacak demişti. O istedikçe emzirmemi, ne kadar sık emzirirsem de o kadar çok süt salgılanacağını, yatarak da emzirebileceğimi söyledi. O emdikçe sütde salgılanan hormonlar sayesinde rahatlayacağı ve uyuyabileceğini, memede uyumasının çok da doğal olduğunu söyledi.  Telefonu kapatırken içimde o kadar büyük bir çoşku vardı ki, nasıl da güzel şeylerden bahsetmişti öle, nasıl da huzur vermişti sesi. O günleri kızımla beraber uyuyarak geçirdik. Sütüm farkedilir bir şekilde çoğaldı. Doğal akışı belki de bu. Kızıma 2 ya da 3 kez mama verdim. Hala beraber uyuyoruz. Çok da keyif alıyoruz biz kızımla. O gün bu gündür Aylin Anne kızımla benim hayatımızda çok özel ve çok da önemli bir yere sahip. O yüzdendir ki Aylin Anne bizim Aylin Annemiz. Bloğu baş ucu bloğum. Bi sorunum olsa yine fikrini almak için de kendisine e-mail aracılığı ile ulaşırım. İçtenliği ve samimiyeti ile de her zaman çok ilgili olmuştur. Buradan yine kendisine çok teşekkür ederiz hayatımıza o sihirli değneği ile dokunduğu için... Yüreğine sağlık Aylin Annemiz...

17 Aralık 2010 Cuma

Geçen Yıl Bugün

Geçen sene bugün... Aradan koskoca bir yıl geçti. Eşim yurt dışındaydı. Ben de eşimin ailesinin yanına Malatya'ya gitmiştim. Eskişehir'den Çorlu'ya taşınalı bir buçuk ay olmuştu. Taşınmaydı eşyaları yerleştirme falan derken epey yorulmuştum ve artık dayanılmaz derecede bacak ağrısı çekiyordum. Malatya'da iken bacak ağrılarımın nedeninin huzursuz bacak sendromu ve kas kısalığı olduğunu öğrendim. 15 günlük bir fizik tedaviye başlandı. Bel tomografi falan çektirmeyi de düşünmüştük ve bu yüzden dr yeni evli odluğum için kan tahlili istedi tüm olasılıkları düşünerek. 12 aralıkta kan tahlilindeki  değerler hamile olabilme ihtimalimi gösteriyordu. Bir hafta sonra emin olmak için yine kan tahlili yaptıracaktım. ve 17 Aralık tarihinde yaptırmış olduğum tahlil hamile olduğumu söylüyordu. İnanamadım, nasıl yani ben anne mi olacağım??? Çok büyük bir sürpriz oldu. O tarihten itibaren hayatım ikiye ayrıldı: Anne olmadan önce ve anne olduktan sonra diye. Anneliğim hamileliğimi öğrendiğim gün başlamış oldu... 20 Ağustosta da kızım dünyaya gözlerini açtı. Hoş geldin meleğim, uğur böceğim Elif Alya'm... bana o kadar çok şey öğrettin ki şu koskoca bir yıl için de eminim daha öğreneceğim çok şey var...

Blog Dünyasındaki Yolculuğumuz

Blog dünyası ile hamileliğim esnasında tanıştım. Uçsuz bucaksız sanal alemde, bu hafta neler oluyor içeride diye gezinirken Blogcu Anne'nin bloğu ile karşılaştım. Ve o gün bugündür de hem onun  hem de daha nice blogcu anneleri, gebeleri, babaları, modacıları takip etmeğe başladım.
Aklımdan ben de blog yazsam mı, diye geçen sorunun cevabı ise benim için çok trajik. İçimdekileri anlatmaya o kadar çok ihtiyacım vardı ki... Daha 4 aylık evli iken şehir değiştirmek, çalışırken birden ev hanımı olmak ardından hamile olduğunu öğrenmek...Bütün bunların üstüne yeni bir şehirde yalnız olunca konuşacak, anlatacak çok şey birikmişti. Gün içinde telefonum çalıyorsa konuşuyordum. Kendi kendime ve kızımla konuşur oldum...
Gel zaman git zaman blog adresi oluşturmuştum ama bir türlü yazamıyordum. Taaa ki, Ağustos Annelerinden Aytuğ'un Mihrimah Asya isimli blogunda yazılarını yayınlamaya başladığı gün içimdeki ateşi alevlendi... Ben de artık yazmaya başladım.Hem de her şeyden yeri gelecek babamız da yazacak. (Eşimin kalemi çok güçlüdür, beni de öle kandırdı:)) Ek gıdaya geçişimizde yemek tarifleri, hamilelikten sonra üstümde kalan kilolardan nasıl kurtulmaya çalıştığım, kısaca hayata dair her şey...
Buradan tüm blogculara kocaman sevgilerimle...

6 Aralık 2010 Pazartesi

3 Ay 2 Hafta 3 Günlük

Zaman ne kadar da çabuk geçiyor. 3 ayı geride bıraktık. Her günü birbirinden güzel ve dünyada başka bir şey ile kıyaslanamayacak kadar tarifi imkansız. Kısaca yok böyle bir şey...
Hamileliğim, kızımın doğduğu gün ve bundan sonraki günler benim, bizim için çok ama çok değerli. Hayata bakışı değişiyor insanın. Nasıl değişmez! Bir insan yetiştireceksin, hem de senin kanından canından bir parça. Her şey kusursuz olsun istiyorsun. Sadece ona karşı değil her şeye karşı daha duyarlı oluyorsun. Eeeeee, anne olmak demek; koşulsuz, sınırsız sevebilmek demekmiş. Anne olmak, başka bir bedende nefes alabilmek demekmiş. Anne olmak demek akan her damla göz yaşında ömrünün kısalması demekmiş...
Evlendiğimde tüm bekar arkadaşlarıma "bekarlık sultanlık diye bizi kandırmışlar, aslı evlilik sultanlık" diye evlenmemek için tüm bahanelerini ortadan kaldırsınlar istemiştim. Şimdi de diyorum ki; evlat çok ama çok tatlıymış, ne anne, ne baba, ne kardeş, hatta ne de eş(tabii eşinle ve sevdiklernle daha da güzel ama) hepsinden çok tatlıymış. Hayatım anne olmadan önce ve anne olduktan sonra diye ikiye ayrıldı. Darısı tüm anne olmak isteyenlerin başına...

5 Aralık 2010 Pazar

Elif Alya: Bir Masaldan Öte

kronolojik bir durum...telefonun diğer ucundaki ses"ben hamileyim"diyor.Belki de hayatımın bir çok döneminde hayalini kurduğum sözcükler hayalden öteye geçerek, kronolojide yerini alıyor : 17.12.2009.
Hayatımızın değişeceği,bize daha çok sevgi ve sorumluluk getireceği tarihti bugün.Neredeyse bir yıl olmak üzere."2 tam biletli" yolculuğumuzun "0-2 yaş biletli" yolcusu olarak artık aramızdasın.Defalarca hoşgeldin demek istiyorum sana Elif Alya'm.Senin aslında bir çok takma ismin var; "Böcük,prensesim,minik canavarım,aşşkımm,hayatımm,bitanemm" Yakıştırdığımız ve yakıştıramadığımız bir sürü anlık takma isimler.Hepsi verdiğin yüce sevgiden geliyor.Öyle güçlü bir hisle aramıza katıldın ki "Elif Alya'm" herşeyimizle senin olduk,senin gülümsenle hayat bizim oldu.Senin büyümeni görmek günden güne anlatılamayacak kadar yoğun bir duygu bizim için.
Bu yoğun duyguyu artık paylaşıma ve arza açıyoruz.Kah güzel günler hissedarlara büyük mutluluklar kazandıracak,kah kötü günlerimiz hissedarlarımızın desteğiyle aşılacak.Hadi bakalım,neler olacak neler.

Sevgilerimle,
Baban